30 Ağustos 2012 Perşembe

Osmanlı Merkez Yönetimi


OSMANLI KÜLTÜR VE MEDENİYETİ

Merkez Yönetimi=
İlk başkent Bilecik, daha sonra İznik, Bursa, Edirne ve İstanbul olmuştur.
Padişah=
 Osmanlı Devleti merkeziyetçi ve mutlak otoriteye dayalı bir yönetim anlayışı ile yönetiliyordu. Devletin başında Osmanlı hanedanından gelen Padişah bulunuyordu.
       Egemenlik Allah adına padişaha aitti. Bu nedenle bütün yetkiler padişahta toplanmıştır. Padişahlar, Bey, Gazi, Hünkar, Hüdavendigar ve Sultan gibi unvanlar kullanmışlardır.
       Padişahlar, hükümdarlık alameti olarak kendi adlarına hutbe okutup, para bastırmışlardır.
       Padişah adayı şehzadeler, yetişmeleri için san­caklara gönderilirlerdi. Buna "Sancağa Çıkma" denilirdi. Devlet yönetiminde tecrübe kazanmala­rı için gittikleri sancaklarda yanlarına "Lala" adı verilen tecrübeli devlet adamları verilirdi.
       I. Ahmet 1603 yılında bu uygulamayı kaldırarak "Kafes Usulü"nü getirdi. Bu tarihten itibaren şehzadeler sarayda yetiştirilmeye başlanıldı.
       I. Ahmet devrine kadar Osmanlı Devleti'nde pa­dişah öldüğü zaman yerine kimin geçeceği belir­lenmemişti. Her şehzadenin padişah olma hakkı bulunduğundan bu durum şehzadeler arasında taht kavgalarının çıkmasına neden olmuştur.
       I. Ahmet 1603'te Ekber ve Erşed (büyük ve akıl­lı) olanın tahta geçmesi kuralını getirdi. Böylece taht kavgaları ve kardeş katliamı önlendi.
       Yavuz Sultan Selim'in Mısır Seferi (1517) ile Osmanlı padişahları aynı zamanda halife oldu­lar.
       Padişahın yetkileri ilk kez ayanlar karşısında Sened-i İttifak ile kısıtlandı. Tanzimat Fermanı
ile Osmanlı  Devleti'nde hukuk devleti  anlayışı yerleşmeye başladı.
       1876 Kanun-u Esasi ile anayasalı yönetime geçildi.

Divan-ı Hümayun
       Divan, devlet işlerinin görüşülerek karara bağ­landığı en yüksek kuruldu. Divan teşkilatı Orhan Bey zamanında kurulmuştur. II. Mahmut yaptığı ıslahatlar sırasında Divanı kaldırarak yerine Ba­kanlar Kurulu'nu kurmuştur.
       Divan, padişah için danışma meclisi niteliğinde­dir. Divanın iki özelliği vardır, hem yönetim kuru­mudur hem de en yüksek mahkemedir.

Divan üyeleri ve görevleri şunlardır;
1.     Padişah : Padişahlar Fatih'e kadar (1475) diva­nın başkanı idiler. Fatih'ten sonra padişahlar di­van toplantılarına katılmadılar.
2.     Vezir-i Azam (sadrazam): Padişahın mutlak vekili olup günümüzdeki Başbakan' in konu­mundadır. Padişah mührünü taşır, padişah adına tayin ve terfiler yapar ve devlet işlerini yürütürdü. Sadrazamlar padişah yerine sefere çıktıkları za­man "Serdar-ı Ekrem"(Büyük Asker) unvanı alırlardı.
3.     Vezirler: Günümüzde Devlet Bakanları konu­munda olan vezirler daha çok askeri ve siyasi işlerden sorumlu idiler. Tecrübeli birer devlet adamı olup vezir-i azamın yardımcısı idiler. Osmanlı Devleti büyüdükçe sayıları artmıştır.
4.      Kazaskerler: Anadolu ve Rumeli Kazaskeri ol­mak üzere sayıları ikidir. Adalet, eğitim, kültür ve diyanet işlerine bakarlardı. Divandaki büyük da­valara bakan kazaskerler ayrıca kadı ve müder­rislerin (profesör) tayin ve terfilerine bakarlardı. Günümüzdeki hem Milli Eğitim hem Adalet Bakanı konumundaydılar.
5.      Defterdarlar: Günümüzdeki Maliye Bakanı' nın konumunda olan defterdarlar, devletin bütün mali işlerinden sorumludur. Anadolu ve Rumeli def­terdarları olmak üzere sayıları ikidir.
6.     Nişancı: Protokol, yazı ve tapu işlerinde so­rumlu idi. Padişah adına yazılan ferman, berat ve diğer belgelere padişahın tuğrasını (imzasını) çekerdi. Os­manlı kanunlarını çok iyi bilen nişancılar gerekti­ği zaman Divana bilgi verirlerdi.
       Bu görevlilerden başka 16. yüzyıldan itibaren di­van üyeleri arasında din işlerinden sorumlu Müf­tü (Şeyhülislam), donanmadan sorumlu Kaptan-ı Derya ve dış işlerinden sorumlu Reis'ül Küttap  da katılmıştır.

Hiç yorum yok :

Yorum Gönder

Osmanlı Merkez Yönetimi


OSMANLI KÜLTÜR VE MEDENİYETİ

Merkez Yönetimi=
İlk başkent Bilecik, daha sonra İznik, Bursa, Edirne ve İstanbul olmuştur.
Padişah=
 Osmanlı Devleti merkeziyetçi ve mutlak otoriteye dayalı bir yönetim anlayışı ile yönetiliyordu. Devletin başında Osmanlı hanedanından gelen Padişah bulunuyordu.
       Egemenlik Allah adına padişaha aitti. Bu nedenle bütün yetkiler padişahta toplanmıştır. Padişahlar, Bey, Gazi, Hünkar, Hüdavendigar ve Sultan gibi unvanlar kullanmışlardır.
       Padişahlar, hükümdarlık alameti olarak kendi adlarına hutbe okutup, para bastırmışlardır.
       Padişah adayı şehzadeler, yetişmeleri için san­caklara gönderilirlerdi. Buna "Sancağa Çıkma" denilirdi. Devlet yönetiminde tecrübe kazanmala­rı için gittikleri sancaklarda yanlarına "Lala" adı verilen tecrübeli devlet adamları verilirdi.
       I. Ahmet 1603 yılında bu uygulamayı kaldırarak "Kafes Usulü"nü getirdi. Bu tarihten itibaren şehzadeler sarayda yetiştirilmeye başlanıldı.
       I. Ahmet devrine kadar Osmanlı Devleti'nde pa­dişah öldüğü zaman yerine kimin geçeceği belir­lenmemişti. Her şehzadenin padişah olma hakkı bulunduğundan bu durum şehzadeler arasında taht kavgalarının çıkmasına neden olmuştur.
       I. Ahmet 1603'te Ekber ve Erşed (büyük ve akıl­lı) olanın tahta geçmesi kuralını getirdi. Böylece taht kavgaları ve kardeş katliamı önlendi.
       Yavuz Sultan Selim'in Mısır Seferi (1517) ile Osmanlı padişahları aynı zamanda halife oldu­lar.
       Padişahın yetkileri ilk kez ayanlar karşısında Sened-i İttifak ile kısıtlandı. Tanzimat Fermanı
ile Osmanlı  Devleti'nde hukuk devleti  anlayışı yerleşmeye başladı.
       1876 Kanun-u Esasi ile anayasalı yönetime geçildi.

Divan-ı Hümayun
       Divan, devlet işlerinin görüşülerek karara bağ­landığı en yüksek kuruldu. Divan teşkilatı Orhan Bey zamanında kurulmuştur. II. Mahmut yaptığı ıslahatlar sırasında Divanı kaldırarak yerine Ba­kanlar Kurulu'nu kurmuştur.
       Divan, padişah için danışma meclisi niteliğinde­dir. Divanın iki özelliği vardır, hem yönetim kuru­mudur hem de en yüksek mahkemedir.

Divan üyeleri ve görevleri şunlardır;
1.     Padişah : Padişahlar Fatih'e kadar (1475) diva­nın başkanı idiler. Fatih'ten sonra padişahlar di­van toplantılarına katılmadılar.
2.     Vezir-i Azam (sadrazam): Padişahın mutlak vekili olup günümüzdeki Başbakan' in konu­mundadır. Padişah mührünü taşır, padişah adına tayin ve terfiler yapar ve devlet işlerini yürütürdü. Sadrazamlar padişah yerine sefere çıktıkları za­man "Serdar-ı Ekrem"(Büyük Asker) unvanı alırlardı.
3.     Vezirler: Günümüzde Devlet Bakanları konu­munda olan vezirler daha çok askeri ve siyasi işlerden sorumlu idiler. Tecrübeli birer devlet adamı olup vezir-i azamın yardımcısı idiler. Osmanlı Devleti büyüdükçe sayıları artmıştır.
4.      Kazaskerler: Anadolu ve Rumeli Kazaskeri ol­mak üzere sayıları ikidir. Adalet, eğitim, kültür ve diyanet işlerine bakarlardı. Divandaki büyük da­valara bakan kazaskerler ayrıca kadı ve müder­rislerin (profesör) tayin ve terfilerine bakarlardı. Günümüzdeki hem Milli Eğitim hem Adalet Bakanı konumundaydılar.
5.      Defterdarlar: Günümüzdeki Maliye Bakanı' nın konumunda olan defterdarlar, devletin bütün mali işlerinden sorumludur. Anadolu ve Rumeli def­terdarları olmak üzere sayıları ikidir.
6.     Nişancı: Protokol, yazı ve tapu işlerinde so­rumlu idi. Padişah adına yazılan ferman, berat ve diğer belgelere padişahın tuğrasını (imzasını) çekerdi. Os­manlı kanunlarını çok iyi bilen nişancılar gerekti­ği zaman Divana bilgi verirlerdi.
       Bu görevlilerden başka 16. yüzyıldan itibaren di­van üyeleri arasında din işlerinden sorumlu Müf­tü (Şeyhülislam), donanmadan sorumlu Kaptan-ı Derya ve dış işlerinden sorumlu Reis'ül Küttap  da katılmıştır.

Hiç yorum yok :

Yorum Gönder