29 Mart 2012 Perşembe

OSMANLI KÜLTÜR VE MEDENİYETİ


OSMANLI KÜLTÜR VE MEDENİYETİ

Merkez Yönetimi=
İlk başkent Bilecik, daha sonra İznik, Bursa, Edirne ve İstanbul olmuştur.
Padişah=
 Osmanlı Devleti merkeziyetçi ve mutlak otoriteye dayalı bir yönetim anlayışı ile yönetiliyordu. Devletin başında Osmanlı hanedanından gelen Padişah bulunuyordu.
       Egemenlik Allah adına padişaha aitti. Bu nedenle bütün yetkiler padişahta toplanmıştır. Padişahlar, Bey, Gazi, Hünkar, Hüdavendigar ve Sultan gibi unvanlar kullanmışlardır.
       Padişahlar, hükümdarlık alameti olarak kendi adlarına hutbe okutup, para bastırmışlardır.
       Padişah adayı şehzadeler, yetişmeleri için san­caklara gönderilirlerdi. Buna "Sancağa Çıkma" denilirdi. Devlet yönetiminde tecrübe kazanmala­rı için gittikleri sancaklarda yanlarına "Lala" adı verilen tecrübeli devlet adamları verilirdi.
       I. Ahmet 1603 yılında bu uygulamayı kaldırarak "Kafes Usulü"nü getirdi. Bu tarihten itibaren şehzadeler sarayda yetiştirilmeye başlanıldı.
       I. Ahmet devrine kadar Osmanlı Devleti'nde pa­dişah öldüğü zaman yerine kimin geçeceği belir­lenmemişti. Her şehzadenin padişah olma hakkı bulunduğundan bu durum şehzadeler arasında taht kavgalarının çıkmasına neden olmuştur.
       I. Ahmet 1603'te Ekber ve Erşed (büyük ve akıl­lı) olanın tahta geçmesi kuralını getirdi. Böylece taht kavgaları ve kardeş katliamı önlendi.
       Yavuz Sultan Selim'in Mısır Seferi (1517) ile Osmanlı padişahları aynı zamanda halife oldu­lar.
       Padişahın yetkileri ilk kez ayanlar karşısında Sened-i İttifak ile kısıtlandı. Tanzimat Fermanı
ile Osmanlı  Devleti'nde hukuk devleti  anlayışı yerleşmeye başladı.
       1876 Kanun-u Esasi ile anayasalı yönetime geçildi.

Hiç yorum yok :

Yorum Gönder

OSMANLI KÜLTÜR VE MEDENİYETİ


OSMANLI KÜLTÜR VE MEDENİYETİ

Merkez Yönetimi=
İlk başkent Bilecik, daha sonra İznik, Bursa, Edirne ve İstanbul olmuştur.
Padişah=
 Osmanlı Devleti merkeziyetçi ve mutlak otoriteye dayalı bir yönetim anlayışı ile yönetiliyordu. Devletin başında Osmanlı hanedanından gelen Padişah bulunuyordu.
       Egemenlik Allah adına padişaha aitti. Bu nedenle bütün yetkiler padişahta toplanmıştır. Padişahlar, Bey, Gazi, Hünkar, Hüdavendigar ve Sultan gibi unvanlar kullanmışlardır.
       Padişahlar, hükümdarlık alameti olarak kendi adlarına hutbe okutup, para bastırmışlardır.
       Padişah adayı şehzadeler, yetişmeleri için san­caklara gönderilirlerdi. Buna "Sancağa Çıkma" denilirdi. Devlet yönetiminde tecrübe kazanmala­rı için gittikleri sancaklarda yanlarına "Lala" adı verilen tecrübeli devlet adamları verilirdi.
       I. Ahmet 1603 yılında bu uygulamayı kaldırarak "Kafes Usulü"nü getirdi. Bu tarihten itibaren şehzadeler sarayda yetiştirilmeye başlanıldı.
       I. Ahmet devrine kadar Osmanlı Devleti'nde pa­dişah öldüğü zaman yerine kimin geçeceği belir­lenmemişti. Her şehzadenin padişah olma hakkı bulunduğundan bu durum şehzadeler arasında taht kavgalarının çıkmasına neden olmuştur.
       I. Ahmet 1603'te Ekber ve Erşed (büyük ve akıl­lı) olanın tahta geçmesi kuralını getirdi. Böylece taht kavgaları ve kardeş katliamı önlendi.
       Yavuz Sultan Selim'in Mısır Seferi (1517) ile Osmanlı padişahları aynı zamanda halife oldu­lar.
       Padişahın yetkileri ilk kez ayanlar karşısında Sened-i İttifak ile kısıtlandı. Tanzimat Fermanı
ile Osmanlı  Devleti'nde hukuk devleti  anlayışı yerleşmeye başladı.
       1876 Kanun-u Esasi ile anayasalı yönetime geçildi.

Hiç yorum yok :

Yorum Gönder