15 Eylül 2019 Pazar

Tarihin Dönemlendirilmesi

Tarihin Dönemlendirilmesi
İnsanlığın ortaya çıkışıyla birlikte insanın karşılaştığı temel
sorunlardan biri, zamanı anlamlandırmak olmuştur. İnsan,
geçmişini bir düzene sokmak için asır, çağ, devir gibi terimlere
başvurmuştur.
Yazı sayesinde tarihin kaydını tutmaya başlayan insanoğlu
yazının keşfini bir dönüm noktası olarak kabul etmiştir. Bunun
sonucunda yazıdan önceki zamanlar tarih öncesi, sonraki
zamanlar ise tarihî dönemler olarak adlandırılmıştır. Böylece
tarihî olayların daha rahat incelenmesi, araştırılması ve
öğrenilmesi için tarihçiler tarihi belirli dönemlere (çağlara)
ayırmıştır.
Geçmişin dönemlendirilmesinde farklı toplum ve kültürler
kendi tarihlerindeki önemli olayları esas almıştır. Örneğin Batı
dünyası, özellikle Avrupa tarihi merkezli bir dönemlendirme
meydana getirmiştir. Başta Cellarius (Seleriyus) (1634-1707)
olmak üzere bu sistemi kullanan Avrupalı tarihçiler, tarihi
dönemlendirirken dünyanın diğer bölgelerini dışarıda bırakarak
sadece Avrupa tarihiyle ilgili olayları tercih etmişlerdir
(Görsel 1.12).
Başta Orta Çağ olmak üzere İlk Çağ ve Yeni Çağ’ın başlangıç
ve bitişlerini belirleyen tarihî gelişmeler doğrudan Avrupa
tarihiyle ilgili olaylardır. Bu dönemlendirmeler esas alınırken
Batı toplumlarının tarihî gelişim aşamalarını gösteren kölelik,
feodalizm, kapitalizm dikkate alınmıştır. Avrupalı olmayan
milletler, Avrupa coğrafyasını ve tarihini etkilerse (Kavimler
Göçü ve İstanbul’un Fethi gibi) bu dönemlendirme içerisinde
ancak yer alabilmiştir. Doğal olarak da günümüzde bu dönemlendirmelerin
doğruluğu tartışılmaktadır.
Tarihin bu şekilde dönemlendirilmesi, Avrupa tarihi merkezlidir
ve Türk tarihiyle de örtüşmemektedir. Oysa Türk tarihi,
sınırları belirli bir coğrafyada değil aynı zaman dilimi içerisinde
değişik coğrafyalarda meydana gelmiştir.
kaynak:Meb ders kitabı

Hiç yorum yok :

Yorum Gönder

Tarihin Dönemlendirilmesi

Tarihin Dönemlendirilmesi
İnsanlığın ortaya çıkışıyla birlikte insanın karşılaştığı temel
sorunlardan biri, zamanı anlamlandırmak olmuştur. İnsan,
geçmişini bir düzene sokmak için asır, çağ, devir gibi terimlere
başvurmuştur.
Yazı sayesinde tarihin kaydını tutmaya başlayan insanoğlu
yazının keşfini bir dönüm noktası olarak kabul etmiştir. Bunun
sonucunda yazıdan önceki zamanlar tarih öncesi, sonraki
zamanlar ise tarihî dönemler olarak adlandırılmıştır. Böylece
tarihî olayların daha rahat incelenmesi, araştırılması ve
öğrenilmesi için tarihçiler tarihi belirli dönemlere (çağlara)
ayırmıştır.
Geçmişin dönemlendirilmesinde farklı toplum ve kültürler
kendi tarihlerindeki önemli olayları esas almıştır. Örneğin Batı
dünyası, özellikle Avrupa tarihi merkezli bir dönemlendirme
meydana getirmiştir. Başta Cellarius (Seleriyus) (1634-1707)
olmak üzere bu sistemi kullanan Avrupalı tarihçiler, tarihi
dönemlendirirken dünyanın diğer bölgelerini dışarıda bırakarak
sadece Avrupa tarihiyle ilgili olayları tercih etmişlerdir
(Görsel 1.12).
Başta Orta Çağ olmak üzere İlk Çağ ve Yeni Çağ’ın başlangıç
ve bitişlerini belirleyen tarihî gelişmeler doğrudan Avrupa
tarihiyle ilgili olaylardır. Bu dönemlendirmeler esas alınırken
Batı toplumlarının tarihî gelişim aşamalarını gösteren kölelik,
feodalizm, kapitalizm dikkate alınmıştır. Avrupalı olmayan
milletler, Avrupa coğrafyasını ve tarihini etkilerse (Kavimler
Göçü ve İstanbul’un Fethi gibi) bu dönemlendirme içerisinde
ancak yer alabilmiştir. Doğal olarak da günümüzde bu dönemlendirmelerin
doğruluğu tartışılmaktadır.
Tarihin bu şekilde dönemlendirilmesi, Avrupa tarihi merkezlidir
ve Türk tarihiyle de örtüşmemektedir. Oysa Türk tarihi,
sınırları belirli bir coğrafyada değil aynı zaman dilimi içerisinde
değişik coğrafyalarda meydana gelmiştir.
kaynak:Meb ders kitabı

Hiç yorum yok :

Yorum Gönder