20 Mayıs 2013 Pazartesi

Lozan Barış Antlaşması’nda çözümlenemeyen meseleler nelerdir?


Lozan Barış Antlaşması’nda çözümlenemeyen meseleler nelerdir?
*Yabancı Okullar sorunu ( Fransa- İngiltere)  *Musul meselesi (İngiltere)  *Nüfus Mübadelesi(Yunanistan) *Boğazlar meselesi    (Boğazlar komisyonu)   *Hatay meselesi(Fransa-Suriye)

Yabancı Okullar Türkiye’ye Bağlanıyor
Atatürk, Birinci Dünya Savaşı ve Kurtuluş Savaşı yıllarında yabancı okulların zararlı faaliyetlerini yakından görmüştü. Bu nedenle meseleyi Lozan Barış Görüşmeleri’nde bir çözüme kavuşturmak istiyordu.
Lozan Barış Antlaşması’nda yabancı okulların Türk hukuk kurallarına uymak şartı ile çalışabilecekleri kararı alınmıştı. Türk Hükümeti, daha sonra bu okulların çalışmalarını milli menfaatlerine uygun olarak yeniden düzenledi. Buna göre Türkçe dersi yanında tarih ve coğrafya dersleri de Türk öğretmenlerce, Türkçe olarak okutulacak ve okullar Türk müfettişler tarafından denetlenecekti.
Alınan bu kararlar, başta Fransa ve İngiltere olmak üzere yabancı devletlerin tepkisine yol açtı. Tüm
tepkilere rağmen olayı bir içişleri meselesi olarak değerlendiren Türkiye, aldığı kararın arkasında durdu. Daha sonra da kurallara uymadığı için pek çok yabancı okulu kapattı. Geri kalan okullar, kapatılma tehlikesi karşısında, alınan kararlara uymak zorunda kaldı. Böylece Türkiye bu sorunu bağımsız bir devlet olarak kendi kanunları çerçevesinde çözümlemiş oldu.

Musul Hangi Devletin Olacak?
Kurtuluş Savaşı’nın kazanılmasından sonra toplanan Lozan Konferansı’nda Türk heyeti, Musul’daki nüfusun çoğunluğunu Türklerin oluşturduğunu ortaya koyarak bölgenin Türkiye’ye bırakılması gerektiğini söyledi. İngilizler ise bölgenin, sömürgeleri durumundaki Irak’a ait olduğunu iddia ettiler.
Türkiye ile İngiltere bu konuda anlaşamayınca Musul sorununun Lozan Konferansı’ndan sonra, Türkiye ile İngiltere arasında dokuz aylık bir sürede yapılacak görüşmelerle çözümlenmesi kararlaştırıldı. Eğer bu ikili görüşmelerde sonuç alınamazsa mesele Milletler Cemiyetinin vereceği karara göre çözümlenecekti.
Bu süreçte Türkiye ile İngiltere arasında İstanbul’da gerçekleşen görüşmelerde sonuç alınamadı. Bu nedenle konu Milletler Cemiyetine taşındı. Türkiye’nin henüz üyesi olmadığı Milletler Cemiyeti, İngiltere’nin etkisiyle bölgenin Irak’a bağlanması kararını aldı. Türkiye, başta bu haksız kararı kabul etmek istemedi. Musul Sorunu’nu çözebilmek için bir askeri harekata girişmeyi düşündü. Ancak iç (Şeyh Sait İsyanı) ve dış gelişmeler Türkiye’yi zor durumda bıraktı. Yeni bir savaş çıkmasını istemeyen Türkiye, İngiltere ile anlaşma yoluna gitti. 5 Haziran 1926 tarihinde imzalanan Ankara Antlaşması’yla Musul, İngiltere’nin mandası altındaki Irak’a bırakıldı. Buna karşılık 25 yıl süreyle Irak’ın petrol gelirlerinden %10’luk bir pay Türkiye’ye verilecekti.

Yunanistan ile Nüfus Mübadelesi
Lozan Barış Antlaşması’na göre, Türkiye’deki Rumlarla, Yunanistan’daki Türkler mübadele (değiş tokuş) edilecekti. Yalnız İstanbul’da yaşayan Rumlar ile Batı Trakya’daki Türkler mübadele dışında kalacaktı. Bunun için Türk ve Yunan temsilcilerinden oluşan bir komisyon, 1923 yılında çalışmalarına başladı. Ancak Yunanistan, İstanbul’a ne zaman yerleşmiş olduğuna bakılmaksızın bütün Rumların mübadele dışında tutulmasını istedi. Bu, İstanbul’da önemli bir Rum nüfusun kalması anlamına geliyordu. Bu istek, iki taraf arasında anlaşmazlığa sebep oldu.
Cumhurbaşkanı Mustafa Kemal’in dostluk girişimleri ve Balkanlarda bir ittifak sistemi kurma gayretleri, Türkiye ve Yunanistan arasında mübadeleden kaynaklanan sorunların aşılmasına yardımcı oldu. 10 Haziran 1930 tarihinde yapılan anlaşma ile mübadele meselesi çözüme bağlandı. Geldikleri tarih ne olursa olsun İstanbul Rumları ile Batı Trakya Türkleri yaşadıkları yerde etabli (yerleşmiş) sayıldı. veli toplantısı

Boğazlarda söz Türkiye’nin
Tarih: 20 Temmuz 1936 Yer: İsviçre’nin Montrö şehri
Taraflar: Lozan Boğazlar Sözleşmesi’ni imzalayan Türkiye, Bulgaristan, Fransa, İngiltere, Japonya, Romanya, Sovyetler Birliği, Yugoslavya ve Yunanistan
 Türkiye’nin imzaladığı Lozan Barış Antlaşması da Boğazlar bölgesinde Türkiye’nin egemenliğini kısıtlamaktaydı. Bu antlaşmanın hükümlerine göre Boğazlar askerden arındırılmış, bölgenin kontrolü için de uluslararası bir komisyon kurulmuştu.
Silahtan arındırılmış Boğazlar 1 930’lu yıllardan itibaren gerginleşen ve silahlanma yarışının başladığı uluslar arası ortamda savunmasız durumdaydı. Boğazların güvenliğini sağlayacak Milletler Cemiyeti gücünü giderek yitirmeye başlamıştı. Avrupa’da yeni bir savaş bekleniyordu. Bu ortamda Türkiye, Boğazların silahsızlandırılmasının kendi güvenliği açısından oluşturduğu sakıncaları gündeme getirmeye başladı. Türkiye, güvenliği için Boğazlar bölgesini silahlandırmayı ve buralarda askeri kuvvet bulundurmayı ve Boğazlar Komisyonu’nun kaldırılmasını istiyordu.
Türkiye’nin talebiyle toplanan Montrö Konferansı’nda yeni bir Boğazlar Sözleşmesi imzalandı. Bu sözleşmeye göre;
1. Boğazlar Komisyonu kaldırıldı, Boğazların savunulması Türkiye’ye bırakıldı.
2. Boğazlardan geçiş, Türkiye ile Karadeniz’de kıyısı olan devletlerin güvenliğini tehdit etmeyecek şekilde
düzenlendi.
3. Ticaret gemilerine tam bir geçiş serbestliği tanındı. Savaş gemileri için geçiş sözleşme hükümleri ile
sınırlandırıldı.

5 yorum :

Lozan Barış Antlaşması’nda çözümlenemeyen meseleler nelerdir?


Lozan Barış Antlaşması’nda çözümlenemeyen meseleler nelerdir?
*Yabancı Okullar sorunu ( Fransa- İngiltere)  *Musul meselesi (İngiltere)  *Nüfus Mübadelesi(Yunanistan) *Boğazlar meselesi    (Boğazlar komisyonu)   *Hatay meselesi(Fransa-Suriye)

Yabancı Okullar Türkiye’ye Bağlanıyor
Atatürk, Birinci Dünya Savaşı ve Kurtuluş Savaşı yıllarında yabancı okulların zararlı faaliyetlerini yakından görmüştü. Bu nedenle meseleyi Lozan Barış Görüşmeleri’nde bir çözüme kavuşturmak istiyordu.
Lozan Barış Antlaşması’nda yabancı okulların Türk hukuk kurallarına uymak şartı ile çalışabilecekleri kararı alınmıştı. Türk Hükümeti, daha sonra bu okulların çalışmalarını milli menfaatlerine uygun olarak yeniden düzenledi. Buna göre Türkçe dersi yanında tarih ve coğrafya dersleri de Türk öğretmenlerce, Türkçe olarak okutulacak ve okullar Türk müfettişler tarafından denetlenecekti.
Alınan bu kararlar, başta Fransa ve İngiltere olmak üzere yabancı devletlerin tepkisine yol açtı. Tüm
tepkilere rağmen olayı bir içişleri meselesi olarak değerlendiren Türkiye, aldığı kararın arkasında durdu. Daha sonra da kurallara uymadığı için pek çok yabancı okulu kapattı. Geri kalan okullar, kapatılma tehlikesi karşısında, alınan kararlara uymak zorunda kaldı. Böylece Türkiye bu sorunu bağımsız bir devlet olarak kendi kanunları çerçevesinde çözümlemiş oldu.

Musul Hangi Devletin Olacak?
Kurtuluş Savaşı’nın kazanılmasından sonra toplanan Lozan Konferansı’nda Türk heyeti, Musul’daki nüfusun çoğunluğunu Türklerin oluşturduğunu ortaya koyarak bölgenin Türkiye’ye bırakılması gerektiğini söyledi. İngilizler ise bölgenin, sömürgeleri durumundaki Irak’a ait olduğunu iddia ettiler.
Türkiye ile İngiltere bu konuda anlaşamayınca Musul sorununun Lozan Konferansı’ndan sonra, Türkiye ile İngiltere arasında dokuz aylık bir sürede yapılacak görüşmelerle çözümlenmesi kararlaştırıldı. Eğer bu ikili görüşmelerde sonuç alınamazsa mesele Milletler Cemiyetinin vereceği karara göre çözümlenecekti.
Bu süreçte Türkiye ile İngiltere arasında İstanbul’da gerçekleşen görüşmelerde sonuç alınamadı. Bu nedenle konu Milletler Cemiyetine taşındı. Türkiye’nin henüz üyesi olmadığı Milletler Cemiyeti, İngiltere’nin etkisiyle bölgenin Irak’a bağlanması kararını aldı. Türkiye, başta bu haksız kararı kabul etmek istemedi. Musul Sorunu’nu çözebilmek için bir askeri harekata girişmeyi düşündü. Ancak iç (Şeyh Sait İsyanı) ve dış gelişmeler Türkiye’yi zor durumda bıraktı. Yeni bir savaş çıkmasını istemeyen Türkiye, İngiltere ile anlaşma yoluna gitti. 5 Haziran 1926 tarihinde imzalanan Ankara Antlaşması’yla Musul, İngiltere’nin mandası altındaki Irak’a bırakıldı. Buna karşılık 25 yıl süreyle Irak’ın petrol gelirlerinden %10’luk bir pay Türkiye’ye verilecekti.

Yunanistan ile Nüfus Mübadelesi
Lozan Barış Antlaşması’na göre, Türkiye’deki Rumlarla, Yunanistan’daki Türkler mübadele (değiş tokuş) edilecekti. Yalnız İstanbul’da yaşayan Rumlar ile Batı Trakya’daki Türkler mübadele dışında kalacaktı. Bunun için Türk ve Yunan temsilcilerinden oluşan bir komisyon, 1923 yılında çalışmalarına başladı. Ancak Yunanistan, İstanbul’a ne zaman yerleşmiş olduğuna bakılmaksızın bütün Rumların mübadele dışında tutulmasını istedi. Bu, İstanbul’da önemli bir Rum nüfusun kalması anlamına geliyordu. Bu istek, iki taraf arasında anlaşmazlığa sebep oldu.
Cumhurbaşkanı Mustafa Kemal’in dostluk girişimleri ve Balkanlarda bir ittifak sistemi kurma gayretleri, Türkiye ve Yunanistan arasında mübadeleden kaynaklanan sorunların aşılmasına yardımcı oldu. 10 Haziran 1930 tarihinde yapılan anlaşma ile mübadele meselesi çözüme bağlandı. Geldikleri tarih ne olursa olsun İstanbul Rumları ile Batı Trakya Türkleri yaşadıkları yerde etabli (yerleşmiş) sayıldı. veli toplantısı

Boğazlarda söz Türkiye’nin
Tarih: 20 Temmuz 1936 Yer: İsviçre’nin Montrö şehri
Taraflar: Lozan Boğazlar Sözleşmesi’ni imzalayan Türkiye, Bulgaristan, Fransa, İngiltere, Japonya, Romanya, Sovyetler Birliği, Yugoslavya ve Yunanistan
 Türkiye’nin imzaladığı Lozan Barış Antlaşması da Boğazlar bölgesinde Türkiye’nin egemenliğini kısıtlamaktaydı. Bu antlaşmanın hükümlerine göre Boğazlar askerden arındırılmış, bölgenin kontrolü için de uluslararası bir komisyon kurulmuştu.
Silahtan arındırılmış Boğazlar 1 930’lu yıllardan itibaren gerginleşen ve silahlanma yarışının başladığı uluslar arası ortamda savunmasız durumdaydı. Boğazların güvenliğini sağlayacak Milletler Cemiyeti gücünü giderek yitirmeye başlamıştı. Avrupa’da yeni bir savaş bekleniyordu. Bu ortamda Türkiye, Boğazların silahsızlandırılmasının kendi güvenliği açısından oluşturduğu sakıncaları gündeme getirmeye başladı. Türkiye, güvenliği için Boğazlar bölgesini silahlandırmayı ve buralarda askeri kuvvet bulundurmayı ve Boğazlar Komisyonu’nun kaldırılmasını istiyordu.
Türkiye’nin talebiyle toplanan Montrö Konferansı’nda yeni bir Boğazlar Sözleşmesi imzalandı. Bu sözleşmeye göre;
1. Boğazlar Komisyonu kaldırıldı, Boğazların savunulması Türkiye’ye bırakıldı.
2. Boğazlardan geçiş, Türkiye ile Karadeniz’de kıyısı olan devletlerin güvenliğini tehdit etmeyecek şekilde
düzenlendi.
3. Ticaret gemilerine tam bir geçiş serbestliği tanındı. Savaş gemileri için geçiş sözleşme hükümleri ile
sınırlandırıldı.

5 yorum :