Lozan Barış Antlaşması’nda çözümlenemeyen meseleler
nelerdir?
*Yabancı Okullar sorunu (
Fransa- İngiltere) *Musul meselesi
(İngiltere) *Nüfus
Mübadelesi(Yunanistan) *Boğazlar meselesi
(Boğazlar komisyonu) *Hatay
meselesi(Fransa-Suriye)
Yabancı Okullar Türkiye’ye Bağlanıyor
Atatürk, Birinci Dünya Savaşı
ve Kurtuluş Savaşı yıllarında yabancı okulların zararlı faaliyetlerini yakından
görmüştü. Bu nedenle meseleyi Lozan Barış Görüşmeleri’nde bir çözüme
kavuşturmak istiyordu.
Lozan Barış Antlaşması’nda yabancı okulların Türk
hukuk kurallarına uymak şartı ile çalışabilecekleri kararı alınmıştı. Türk Hükümeti, daha sonra bu okulların çalışmalarını
milli menfaatlerine uygun olarak yeniden düzenledi. Buna göre Türkçe dersi yanında tarih ve coğrafya
dersleri de Türk öğretmenlerce, Türkçe olarak okutulacak ve okullar Türk
müfettişler tarafından denetlenecekti.
Alınan bu kararlar, başta Fransa ve İngiltere olmak üzere yabancı
devletlerin tepkisine yol açtı. Tüm
tepkilere rağmen olayı bir içişleri meselesi olarak
değerlendiren Türkiye, aldığı kararın arkasında durdu. Daha sonra da
kurallara uymadığı için pek çok yabancı okulu kapattı. Geri kalan okullar,
kapatılma tehlikesi karşısında, alınan kararlara uymak zorunda kaldı. Böylece Türkiye bu sorunu bağımsız bir
devlet olarak kendi kanunları çerçevesinde çözümlemiş oldu.
Musul Hangi Devletin Olacak?
Kurtuluş Savaşı’nın
kazanılmasından sonra toplanan Lozan Konferansı’nda Türk heyeti, Musul’daki
nüfusun çoğunluğunu Türklerin oluşturduğunu ortaya koyarak bölgenin Türkiye’ye
bırakılması gerektiğini söyledi. İngilizler ise bölgenin, sömürgeleri
durumundaki Irak’a ait olduğunu iddia ettiler.
Türkiye
ile İngiltere bu konuda anlaşamayınca Musul sorununun Lozan Konferansı’ndan
sonra, Türkiye ile İngiltere arasında dokuz aylık bir sürede yapılacak
görüşmelerle çözümlenmesi kararlaştırıldı. Eğer bu ikili görüşmelerde sonuç
alınamazsa mesele Milletler Cemiyetinin
vereceği karara göre çözümlenecekti.
Bu süreçte Türkiye ile
İngiltere arasında İstanbul’da gerçekleşen görüşmelerde sonuç alınamadı. Bu
nedenle konu Milletler Cemiyetine taşındı. Türkiye’nin henüz üyesi olmadığı
Milletler Cemiyeti, İngiltere’nin etkisiyle bölgenin Irak’a bağlanması kararını
aldı. Türkiye, başta bu haksız kararı kabul etmek istemedi. Musul Sorunu’nu
çözebilmek için bir askeri harekata girişmeyi düşündü. Ancak iç (Şeyh Sait İsyanı) ve dış gelişmeler Türkiye’yi zor durumda
bıraktı. Yeni bir savaş çıkmasını istemeyen Türkiye, İngiltere ile anlaşma
yoluna gitti. 5 Haziran 1926
tarihinde imzalanan Ankara
Antlaşması’yla Musul, İngiltere’nin mandası altındaki Irak’a bırakıldı. Buna karşılık 25 yıl süreyle Irak’ın petrol
gelirlerinden %10’luk bir pay Türkiye’ye verilecekti.
Yunanistan ile Nüfus Mübadelesi
Lozan Barış Antlaşması’na
göre, Türkiye’deki Rumlarla, Yunanistan’daki Türkler mübadele (değiş tokuş) edilecekti. Yalnız İstanbul’da yaşayan Rumlar ile Batı Trakya’daki Türkler mübadele
dışında kalacaktı. Bunun için Türk ve Yunan temsilcilerinden oluşan bir
komisyon, 1923 yılında çalışmalarına başladı. Ancak Yunanistan, İstanbul’a ne
zaman yerleşmiş olduğuna bakılmaksızın bütün Rumların mübadele dışında
tutulmasını istedi. Bu, İstanbul’da önemli bir Rum nüfusun kalması anlamına
geliyordu. Bu istek, iki taraf arasında anlaşmazlığa sebep oldu.
Cumhurbaşkanı Mustafa
Kemal’in dostluk girişimleri ve Balkanlarda bir ittifak sistemi kurma
gayretleri, Türkiye ve Yunanistan arasında mübadeleden kaynaklanan sorunların
aşılmasına yardımcı oldu. 10 Haziran
1930 tarihinde yapılan anlaşma ile mübadele meselesi çözüme bağlandı.
Geldikleri tarih ne olursa olsun İstanbul Rumları ile Batı Trakya Türkleri
yaşadıkları yerde etabli (yerleşmiş)
sayıldı. veli toplantısı
Boğazlarda söz Türkiye’nin
Tarih: 20
Temmuz 1936 Yer: İsviçre’nin Montrö şehri
Taraflar:
Lozan Boğazlar Sözleşmesi’ni imzalayan Türkiye, Bulgaristan, Fransa, İngiltere,
Japonya, Romanya, Sovyetler Birliği, Yugoslavya ve Yunanistan
Türkiye’nin imzaladığı Lozan Barış Antlaşması
da Boğazlar bölgesinde Türkiye’nin egemenliğini kısıtlamaktaydı. Bu antlaşmanın
hükümlerine göre Boğazlar askerden arındırılmış, bölgenin kontrolü için de
uluslararası bir komisyon kurulmuştu.
Silahtan arındırılmış
Boğazlar 1 930’lu yıllardan itibaren gerginleşen ve silahlanma yarışının başladığı uluslar arası ortamda savunmasız
durumdaydı. Boğazların güvenliğini sağlayacak Milletler Cemiyeti gücünü giderek
yitirmeye başlamıştı. Avrupa’da yeni bir
savaş bekleniyordu. Bu ortamda Türkiye, Boğazların silahsızlandırılmasının
kendi güvenliği açısından oluşturduğu sakıncaları gündeme getirmeye başladı.
Türkiye, güvenliği için Boğazlar bölgesini silahlandırmayı ve buralarda askeri
kuvvet bulundurmayı ve Boğazlar
Komisyonu’nun kaldırılmasını istiyordu.
Türkiye’nin talebiyle
toplanan Montrö Konferansı’nda yeni
bir Boğazlar Sözleşmesi imzalandı.
Bu sözleşmeye göre;
1. Boğazlar Komisyonu kaldırıldı, Boğazların savunulması Türkiye’ye bırakıldı.
2. Boğazlardan geçiş, Türkiye
ile Karadeniz’de kıyısı olan devletlerin güvenliğini tehdit etmeyecek şekilde
düzenlendi.
3. Ticaret gemilerine tam bir
geçiş serbestliği tanındı. Savaş gemileri için geçiş sözleşme hükümleri ile
sınırlandırıldı.
hatay sorunu açıklanmamış ?
YanıtlaSilneden
SilGayet güzel açıklanmîş
YanıtlaSilMerhaba Sonuçları varmı ?
YanıtlaSilHatay sorunu???
YanıtlaSil